ENGELLİ BİREYLERLE İLİŞKİLERİ KONU ALAN FİLMLER

BENİM ADIM SAM (I AM SAM)

Sam Dawson beyninde bir gelişme problemi olan, bu nedenle de yedi yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olan, karısı tarafından terk edilmiş, kızıyla birlikte yaşayan bir babadır. Tüm zihinsel engellerine rağmen iyi bir sosyal çevresi ve mutlu bir ailesi olan Dawson'ın asıl sorunları kızı yedi yaşına geldiğinde başlar. Kızı Lucy'nin doğum günü partisinde eve gelen bir sosyal güvenlik çalışanı baba ve kızı trajik bir sona sürükleyecektir.
Oscar olmak üzere çeşitli törenlerde ödüle aday gösterilen filmin başrollerinde ünlü oyuncular Sean Penn ve Michelle Pfeiffer bulunuyor.

FORREST GUMP

Düşük I.Q. sahibi Forrest Gump, Jenny ile tanışır ve aşık olur. Gump aralarında Elvis Presley, Kennedy, Nixon’ın da olduğu tarihsel kişilerle kaza eseri tanışır ve 50’lerden 70’lerin sonuna kadar gelen bir süre zarfında olaylar gelişir.
Gump tamamen tesadüf olarak Vietnam savaşına ve Amerikan yakın tarihinin önemli olaylarına şahitlik eder ve hatta rol alır. Ancak bilmeden yaptıklarının ne kadar önemli sonuçları olduğundan da haberi yoktur.

YAĞMUR ADAM (RAIN MAN)

Los Angeles'da yaşayan ve bir ithal araba satıcısı olan Charlie (Tom Cruise), başkalarının düşüncelerine saygı duymayan bencil, üçkağıtçı ve fırlama bir şehir çocuğudur. Senelerdir görmediği ve uzak kaldığı babasının öldüğünü ve 3 milyon dolar miras bıraktığı haberini alır. Babasının cenazesine gittiğinde, kendisine sadece 1949 model bir Buick Roadmaster marka araba bıraktığını ve tüm mirasını daha önce varlığından bile haberdar olmadığı ağabeyi Raymond'a (Dustin Hoffmann) bıraktığını öğrenir. Raymond engellilerle ilgilenen bir klinikte bakıma muhtaç, otizmli bir dahidir. Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond'u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca abisinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla, takıntılarıyla çileden çıksa da otizmli abisinin matematik ve hafızalama konusundaki insanüstü yeteneği karşısında hayretler içerisine düşer. En sonunda Las Vegas'taki kumarhanelerde abisinin bu az bulunan kabiliyetinden yararlanarak hile yapmaya ve büyük paralar kazanmaya çalışır. Yol boyunca Charlie, sadece Raymond'u değil, geçmişinin bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır.

GILBERT’İN HAYALLERİ (WHAT’S EATING GİLBERT GRAPE)

Küçük bir kasabada sıradan bir yaşam süren Gilbert'ın hayatı sorumluluklarından ibarettir. Bir yandan obezite hastası annesi, diğer yandan ise otizm hastalığıyla mücadele eden kardeşiyle ilgilenmek zorundadır. Hayatında en olağandışı durum ise kasabalarından geçmekte olan Becky ile karşılaşması olur. Becky, Gilbert'ın hayatına adeta bir güneş gibi doğar. Ona daha önce hiç karşılaşmadığı bir şeyi, aşkı armağan eder. Ancak Gilbert'ın omuzlarındaki sorumlulukları bu aşkın arasında devasa bir engel olarak durmaktadır.

RADIO

Harold Jones işinden başka bir şeyle ilgilenmeyen bir futbol koçu. James Robert Kennedy ise daha çok Radio adıyla biliniyor. Zihinsel olarak ağır olduğu için okumamış, çevresindeki insanların eğlence kaynağı. Bu iki insanın yolları küçük bir kasabada kesişiyor. Ve ikisinin de kaderini değiştirecek bir ilişki başlıyor.

SEKİZİNCİ GÜN (THE EIGHTH DAY)

Georges, Down sendromu olan ve bir mental klinikte hayatını sürdürmekte olan bir adamdır. Harry ise günlerini oldukça meşgul geçiren bir iş adamıdır. İş hayatında çok başarılıdır ancak karısının iki çocuğunu da yanına alarak kendisini terk etmesinden sonra bir türlü belini doğrultamamış ve sosyal hayata atılamamıştır. Bu iki apayrı insanın hayatı çeşitli tesadüflerin akabinde kesişmek üzeredir.

SOL AYAĞIM (MY LEFT FOOT)

Christy Brown, beyin felçli olarak dünyaya gelir ve hiçbir zaman hareketlerini kontrol altında tutamaz. Ayrıca tüm yaşamı tekerlekli sandalyede geçer. Bir gün sol ayağının bu felçten etkilenmediğini keşfeder ve onunla hayata bambaşka bir biçimde tutunur. Bu onun için bir şanstır. Üzerinde çalışmaya başlar ve bu yolla kendi ruhunda saklı yeteneği açığa çıkartır. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı romanlar ve şiirler, onun İrlanda edebiyatının saygın isimleri arasına girmesini sağlar. Film, Christy Brown'ın aynı adlı romandan uyarlanmıştır ki hikaye de kendi gerçeğidir.

TEMPLE GRANDIN

Tüm hayatı boyunca ailesi ve arkadaşları başta olmak üzere tüm çevresi tarafından yanlış değerlendirilen otizimli bir kadının onlara unutamayacakları bir ders veren etkileyici hikayesini anlatır.