TÜRKİYE’ DE BOŞANMA KAVRAMI, TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ ve PSİKOSOSYAL BAŞ ETME YOLLARI IŞIĞINDA BOŞANMANIN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ ÜZERİNE BİR YAZI

Boşanma: Eşlerden birinin boşanma ilamı almasıyla evlilik birliğinin son bulması. (TDK)

Basit bir şekilde boşanma bu şekilde tanımlanabilir. Bu kavram son zamanlarda medyamızda, hafızalarımızda, sohbetlerimizde daha sık yer alır hale geldi. Gelin çeşitli istatistikler ve bilgiler ışığında bu konuya ve insan sağlığına etkisine hep birlikte bir açıklama getirelim.

Boşanma Türkiye'de henüz önemli bir toplumsal sorun oluşturacak boyutlara ulaşmamıştır. Bunun nedenleri; aile bağlarının sağlamlığı ve evliliklerin devamlılığının temel toplumsal normlardan birini oluşturması ile açıklanmaktadır, Bunların yanı sıra, kanıksanmış toplumsal cinsiyet rolleri, kadının ekonomik bağımsızlığının olmayışı ve toplumda boşanmış kişilere, özellikle de kadınlara yönelik olumsuz yargıların da boşanma oranlarını etkilediği görülmektedir.(1)

Boşanma ülkemiz için henüz büyük bir toplumsal sorun olmasa da geçtiğimiz aylarda TÜİK’ in paylaştığı 2019 yılına ait, Türkiye’ deki evlenme ve boşanma oranları, toplumumuzda boşanma oranlarının yıldan yıla arttığını gösteriyor.(TÜK 2019 verileri; geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı 2018 yılına göre yüzde 2,3 azalarak 541 bin 424'e geriledi. Kaba evlenme hızı binde 6,56 olarak gerçekleşti. Geçen yıl boşanma sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak 155 bin 47'ye yükseldi. Kaba boşanma hızı binde 1,88 oldu.(2)

Yukarıda bahsettiğimiz boşanma nedenlerinden biri olan toplumsal cinsiyet; Oakley’ e göre; “cinsiyet” (sex), biyolojik olarak kadın-erkek ayrımını anlatırken; “toplumsal cinsiyet” (gender), kadınlık ile erkeklik arasında toplumsal bakımdan eşitsiz bölünmeyi ifade etmektedir.(OAKLEY 1985) Geleneksel olarak toplumsal cinsiyet rolüne göre erkeğin görevi ekmek parasını kazanmak iken, kadının en önemli sorumluluğu çocukları büyütmek ve aile yaşamını sürdürmektir (Moya, Expósito, and Ruiz:827; 2000; İlkkaracan Ajas, 2009:71(5). Geleneksel bir toplum olan Türkiye toplumunda da toplumsal cinsiyet kavramının ve cinsiyet rollerinin içselleştirilmesinin bir sonucu olarak kadın ve erkeğe yüklediği çeşitli rollerin meydana getirdiği eşitsizlik ve bu nedenle kadına yönelik şiddetin olağan karşılanması boşanmaların büyük çoğunluğunun sebebidir. Arıkan (1992:98–99) tarafından yapılan çalışmanın bulgularına göre, kocaların %79,51’nin sık sık veya ara sıra eşlerine sözel şiddet uyguladığı, kadınların %42,86’sının kocaları tarafından sık sık dövüldüğü, kocaların %83,85’inin tokat, %69,57’sinin eşine yumruk attığı dolayısıyla kadınların evlilik süresi boyunca sözel ve fiziksel şiddete uğradığı görülmüştür.(3)

Artan boşanma oranları bireylerin ve toplumun sağlığı açısından önemli bir kavramı hatırlatıyor; psikolojik sağlamlık. Psikolojik Sağlamlık; çok zor koşullara karşın kişinin bu olumsuz koşulların üstesinden başarıyla gelebilme ve uyum sağlayabilme yeteneği anlamına gelmektedir. Psikolojik sağlamlık için bireysel ve ailesel bazı risk faktörler olduğunu biliyoruz. Ailesel risk faktörlerinden biri de ebeveynlerin iletişim örüntülerindeki problemlerdir. Evliliğin ilerleyen zamanlarında iletişim bozukluğu geçimsizliğe, geçimsizlik ise ailede bulunan bireylerin ruh sağlığının ve dolayısıyla psikolojik sağlamlığının olumsuz etkilenmesine neden olur. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar daha fazla stresli yaşam olayıyla karşılaşanların daha fazla ruhsal ve bedensel sağlık problemi yaşadıklarını göstermiştir. Sadece kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada örneklemin %62’si kanserin en önemli nedeninin stres olduğunu belirtmiştir.(6) Kazalara maruz kalmayla ilgili olan bir çalışmada ise boşanmış ailelerden gelen çocuk ve ergenlerin %17.5 oranında kazayla yaralanmaya maruz kaldığı, bu oranın yaşıtlarında %13.4 olduğu bulunmuştur.(4) Buna karşın gelişim dönemlerine özgü gelişimsel hedeflerde yeterlik gösteren çocukların geçmişte ve gelecekte de yeterlik düzeylerinin olumlu olduğu ve yeterlik düzeyinin etkili ebeveynlik, olumlu aile içi yaşantı ile güçlü bir ilişkisinin olduğu sonucu elde edilmiştir.(7) Yine başka bir çalışma anne-babası birlikte yaşayan çocukların psikolojik sağlamlık düzeylerinin daha yüksek olduğu ve psikolojik sağlamlık düzeylerine katkıda bulunan koruyucu faktörlerin daha fazla olduğu bulunmuştur.(8)

Yapılan bazı çalışmalar gösteriyor ki boşanma, eşler ve çocuklarda depresif, çaresiz hissetme ve çocuklara özlem duyma gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Burada psikolojik baş etme yollarını kullanarak sürecin sağlıklı atlatılması mümkündür. Baş etme; kişilerin olumsuz veya stres yaratan yaşam olaylarını kontrol etmek, azaltmak veya tolere etmeyi öğrenmek için gerçekleştirdiği bilişsel ve davranışsal çabalardır (Feldman 1997).

Folkman ve Lazarus’a göre baş etme biçimleri, problem odaklı baş etme ve duygu odaklı baş etme olarak ikiye ayrılır (Folkman ve Lazarus 1980). Genel olarak, duygu odaklı baş etme biçimleri, kişinin, zararlı, tehdit edici ve zorlayıcı çevresel koşullarla ilgili hiçbir şey yapılamayacağına dair değerlendirmesi sonucu ortaya çıkar. Diğer yandan, problem odaklı baş etme biçimleri bu koşulların değişebileceğine dair değerlendirmeyle ilişkilidir (Folkman ve Lazarus 1980).

Buna göre, temel olarak duygu odaklı baş etme, kendini suçlama, başkalarını suçlama, duygu ve hayaller üzerine odaklanma, sosyal destek arama ve kaçma-kaçınma davranışlarını içerirken, problem odaklı baş etme, bilgi arayışı, planlama, doğrudan harekete geçme yoluyla stres kaynağını ortadan kaldırma veya azaltmaya dayanır. Bu baş etme stratejileri özneldir, kişiden kişiye değişmektedir. Araştırmalara göre erkeklere kıyasla kadınlar çatışma stratejilerini daha çok kullanmaktadır. Yine kadınlar için eşleri hakkında gerçekçi olmayan beklentilerin bireysel çıkar, çatışma, kaçınma ve içsel dünyayla ilgili kendini suçlama gibi stratejileri artırmakta olumlu baş etme stratejilerini azaltmaktadır.(9)

Birçok araştırma, biten bir romantik ilişki sonrası ortaya çıkan negatif etkilerle ve yaşam güçlükleriyle kolay başa çıkma ile sosyal desteğin ilişkili olduğunu, sosyal destek almanın kişinin gelişimine yardımcı olduğunu belirtmektedir. Algılanan sosyal destek, bireyin diğerleriyle kuvvetli bağları olduğuna inanması ve destek sağlayacağına ilişkin bilişsel algılaması, diğer insanlardan gelen desteğin varlığının ve yeterliliğinin bilişsel olarak değerlendirilmesidir.

Sosyal destek kavramının sağlık ile ilişkisini açıklayan bir modelin Cohen ve Wills (1985) de psikoloji literatüründe yer aldığını söyleyebiliriz. Sosyal destek, stres verici faktörleri ortadan kaldırmasa bile, kişilerin kaygı düzeylerini azaltarak daha iyimser, kendilerini daha fazla kontrol edebilir, Dolayısıyla psikolojik baş etme yolları gibi boşanma sürecinde ebeveynlerin sosyal çevrelerinden alacağı destek de sürecin sağlıklı atlatılmasında etkilidir diyebiliriz.

Sonuç olarak özellikle kadınların eğitim düzeylerin yükselmesi, çalışma hayatına daha çok katılımları ve ailedeki bir takım fonksiyonların toplumsal kurumlara aktarılması (kreşler, evlere temizlik hizmetleri vb.) dolayısıyla ailenin yapısında ve üstlenilen sorumluluklarda değişimlerin yaşanmış olması boşanma kavramının gelenek bir toplum olan Türkiye’ de bile olağan karşılanmaya başlamasına neden oldu. Dolayısıyla sosyal destek, psikolojik baş etme yoları gibi sürecin sağlıklı atlatılmasını sağlayacak bilginin kaynağı psikoloji bilimi ve sağlık çalışanlarına görünen o ki ilerleyen yıllarda çok sorumluluk düşecek.

Rehber Öğretmen ve Psikolojik Danışman

Felek Ulçay


YARARLANILAN KAYNAKLAR

  1. Türkiye’ de Boşanma Olgusu ve Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Üzerine Bir Değerlendirme(Yard. Doç Dr. Aysel GÜNİNDİ ERSÖZ-Gazi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü)
  2. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/evlenmeler-azaldi-bosanmalar-artti/1745213
  3. Arıkan, Ç. (1992). Yoksulluk, Evlilikte Geçimsizlik ve Boşanma, Ankara: Şafak Matbaası.
  4. Pryor J. & Rodgers B. (2001).Children inchanging families lifes after parental separation. sayfa 56,57. London. UK.
  5. Moya, M. Expósito, F. ve Ruiz, J. (2000). Close Relationships, Gender, and Career Salience. Sex Roles 42,9-10,825-846.
  6. 6Kanseri önlemede önemli bir faktör olarak kadınların stres ile başa çıkma tarzları ve sağlık inanışlarının incelenmesi(Ayşegül BİLGE, Olcay ÇAM)
  7. Ruh Sağlığının Korunmasında Önemli Bir Kavram; Psikolojik Sağlamlık (Porf. Dr. Fatma ÖZ, Uz. Hem. Emel BAHADIR YILMAZ Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü)
  8. Özcan B. Anne-Babaları Boşanmış ve Anne-Babaları Birlikte Olan Lise Öğrencilerinin Yılmazlık Özellikleri ve Koruyucu Faktörler Açısından Karşılaştırılması. A.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2005.
  9. BOŞANMA SÜRECİNDEKİ KİŞİLERİN BAŞ ETME BECERİLERİ, BİLİŞSEL ÇARPITMALAR, YILMAZLIK VE SOSYAL DESTEK ALGILARI AÇISINDAN İNCELENMESİ - Gonca Kaynar ( Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yönetmeliğinin Ruhsal Travma Programı için Öngördüğü Yüksek Lisans Tezi)