PSİKOLOGLARIN SİZİ SADECE EL ENSE DİNLEYEREK TONLA PARA KAZANMADIĞINI 8 GERÇEKLE ANLATALIM

İşin taa üniversiteye girerkenki sürecinden başlayalım.
1. PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNÜ KAZANMAK KOLAY DEĞİLDİR!

Üniversitelerin psikoloji bölümünü kazanmanın kolay bir iş olmadığını neredeyse herkes bilir. Gece-gündüz devam eden disiplinli yoğun çalışmalar olmadan bu bölümü kazanmak pek mümkün değildir (son yıllarda fütursuzca alım yapan bazı vakıf üniversitelerini saymazsak). Ama diyelim ki bu bölümü okumak isteyen yüz binlerce insan arasında şanslıydınız ve bir üniversitenin psikoloji bölümünü kazandınız.

2. 4 YILLIK LİSANS TERAPİST OLMAYA YETMEZ!

Psikoloji öğrencisi, 4 yıl boyunca psikolojinin genel bir haritasını büyük çabalarla kafada çizer. Ama aslına bakarsanız bu sadece genel bir taslaktır ve sizi hiç bir konuda uzman yapmaz. Bu gerçeklik özellikle 3. sınıftan başlayarak içinize dolmaya başlar ve son sınıfta tam bir bilinçle zihninize kazınmış olur. Bilirsiniz ki psikoloji aslında düşündüğünüz gibi sadece klinik psikoloji değildir ve onlarca alt dal barındırır. Mezun olduktan sonra işinizin bitmediğini bilakis mezuniyetin sadece büyük fotoğrafın minnacık bir parçası olduğunu görürsünüz.

3. DAHA ÖĞRENCİYKEN BAŞLAYAN SORULAR TAHMİN ETTİĞİNİZDEN DAHA CAN SIKICIDIR!

Daha siz okulun 2.senesine bile gelmeden arkadaş çevreniz ve psikoloji okuduğunuzu öğrenen herhangi birileri sizi sizden alan onlarca soruyu nereden çıkarıp getirirler karşınıza bilinmez ama genelde pek kimse yaratıcı sorular sormaz. ‘’Şimdi sen çocukluğa inmeyi mi öğreniyorsun?’’, ''Beni bi’ analiz etsene!’’ hatta ‘’ Şu an aklımdan ne geçiyor, tahmin edebilir misin?’’ gibi nereden geldiği belirsiz onlarca soru ile mücadele etmek göründüğünden daha enerji emicidir.

4. UZMAN HER PSİKOLOG EN AZ BİR YÜKSEK LİSANS BİTİRMİŞ DEMEKTİR!

Lisans dönemi bittikten sonra bir psikolog üniversiteye başlamadan önce genelde bilmediği bir gerçeklikle yüz yüzedir. Psikoloji daha önce de söylediğim gibi onlarca alt dal içerir ve artık asıl soru hangi alanda kendini geliştireceğine karar vermekle ilgilidir.

Her bir alt alanın zorlukları kendine has bir şekilde çokken burada direk klinik psikolojiye atlamak istiyorum.

5. KLİNİK PSİKOLOG OLMAK BÜYÜK MÜCADELE GEREKTİRİR!

Daha klinik psikoloji uzmanlığı almaya çalışırken bile ,yani daha yüksek lisans başvurularında, işin hiç de kolay olmadığını sezersiniz. Sezersiniz çünkü başvurabileceğiniz iyi üniversite sayısı bir avucu geçmezken bu programlara yüzlerce hatta binlerce kişi başvurmakta.

Hadi diyelim ki yoğun emek, iyi bir çalışma, nispeten iyi bir ingilizce bilgisi, iyi hazırlanılarak geçilmiş bilimsel sınav ve artık klinik psikoloji yüksek lisansındasınız.

Eğer iyi bir üniversitenin programını kazanmışsanız eğitiminizde gerçekten ismini dolduran zorlukta ve ciddi özveri gerektiren iki yıllık yoğun bir koşusturma sizi bekliyor demektir. Psikolojik değerlendirmeler, psikoterapi yöntemleri, klinik psikoloji için gerekli yeteneklerin kazanımı, klinik uygulamalar, alınan süpervizörlük ve vaka tartışmaları... Tüm bunlardan sonra tamamlamak zorunda olduğunuz teziniz... Klinik psikoloji denizinde yüzer olursunuz ama bu işin aslında tam olarak hiç bir zaman bitmeyeceğini, insanla çalışırken sürekli kendini geliştirme, durumlara çok yönlü bakabilme, psikoterapi dünyasını yakından takip edip fayda sağlayan yeni yöntemler peşinde gitme gibi bir bilinçle yola devam edersiniz.

6. PSİKOLOG OLMAK CİDDİ PARALAR GÖTÜREN BİR İŞTİR!

Tüm bunlar yaşanırken klinik psikolojinin çok sınırlı sayıda devlet üniversitesinde var olması ve psikologların büyük bir kısmının klinik psikoloji için vakıf üniversitelerini seçmek zorunda oluşu işin içine hiç de azımsanmayacak değerdeki paraların girmesine sebep oluyor. 22.000TL ila 80.000TL arasında değişen master programları bunlar. Ya da tercihini yurt-dışından yapan psikologlardan da bahsetmek mümkün. Onu da siz varın düşünün. Ayrıca alanda sıkça kullanılan ekstra eğitimlere harcanan çokça parayı hiç hesaba katmadım bile.

7. DİKKAT SAHTE TERAPİST ÇOK!

Ekstra eğitimler meselesi önemli bir noktaya değinmek zorunda bırakıyor beni. Acaba karşınıza çıkan her terapist alanında uzman mı? İlgisiz bölümlerden mezun olmuş ve birkaç sertifika eğitimiyle kendini ilk tanıttığım psikolog profiliyle bir tutan kendini bilmezlerle karşılaşmanız sadece an meselesi! Özellikle Türkiye’de uzun yıllardır çok tartışılan ‘’Psikolog kimdir?’’, ‘’Kimler hangi psikolojik desteği verebilir?’’ gibi soruların sınırları pek çizilmemiştir ve alandaki danışmanları sistemli olarak kontrol eden bir denetleme mekanizması da maalesef ki mevcut değildir. Bu noktada destek alacağınız kimsenin eğitimini sorgulamanız hatta diplomalarını size göstermesini talep etmeniz hiç de abes bir davranış değildir ve bence yapılması gerek bir uygulamadır.

8. PSİKOLOGUN YAPTIĞI TEK İŞ SİZİ DİNLEMEK DEĞİLDİR!

Tüm bu durumları değerlendirip uzman birinin size sunacağı hizmetin sadece sizi dinlemekten ibaret olmadığını görmeniz çok önemli. Evet çalışmalar bazen uzun sürebiliyor, durumu analiz etmek ve size fayda sağlayacak çıktılar sunmak bazen tahmin ettiğinizden daha çok zaman alabiliyor. Hatta terapistin takip ettiği ekole göre yapılan çalışmalar çok farklılık gösteriyor da olabilir. Ama bu terapistin el ense uzanıp tonla parayı cebine indirdiği izlenimi vermesin sizlere. İnsanla çalışmak kıymetlidir, dikkat gerektirir, meşakkatlidir ve eğer sizler de bir danışan olarak yapılan çalışmanın aktif bir üyesi olmayı kabul ederseniz, emin olun ki bu destek size daha büyük kazanımlar sağlayacaktır.

Sığ değerlendirmelerle içinde bulunacağınız önyargılar, hem psikoloji bilimine hem de size profesyonelce destek vermeye çalışan psikologunuza bir nevi hakarettir.