ÖN YARGISI OLANLARIN DİKKATİNE!

Ön yargılar yaşamımızda büyük bir yere ve öneme sahiptir. Genellikle farkında olmadan düşünce ve davranışlarımızı etkilese de farkında olduğumuzda da kabul etmek istemeyiz. Ön yargı sözcüğü önceden yargıya varmaktan gelir. Haklılığı kanıtlanmamış tutumlarımızdır.

Ön yargının iki temel öğesi vardır: olumsuz duygular ve kalıp yargılar. Bu iki öğesinin sonucu ise kuşkusuz ayırıma yol açar. Ön yargı birçok sosyal durumda kendini gösterir. Ön yargı insanları katı bir şekilde sınıflama eğilimidir. Örneğin; kendi hemşerilerimizi içten, yardımsever, sıcakkanlı gibi anlatırız. Ön yargılarımız sosyal uzaklığı arttırır. Örneğin; LGBT’ li bireylere karşı aşırı ön yargılı bir birey, LGBT’ li bireyleri hayatındaki hiçbir rolde (oda arkadaşlığı, akrabalık vb.) kabul etmeyecektir. Ama daha az ön yargısı olan kişi bazı rollerde kabul ederken bazılarında kabul etmeyebilir. Ön yargılar oluştuktan sonra da kolay kolay değişmezler. Olayların çarpıtılarak algılanması ve bazı gereksinimlerimizi karşılaması ön yargımızı besler.

Ön yargı çoğunlukla ayrımcılıkla karıştırılmaktadır. Ön yargı olumsuz tutumlarımızı içerirken ayrımcılık bir kişiye diğerlerinden farklı davranmayı içerir. 1934 yılında yapılan bir ön yargı deneyinde genç bir Çinli çiftle beyaz bir profesörün birlikte iki yıl boyunca Birleşik Devletler’ de seyahat ederken 250 otel, karavan parkı ve turist evinde konaklayıp, restoranlarda yemek yediklerini, bu esnada sadece bir kez kendilerine hizmet verilmediği görülmüştür. Göründüğü kadarıyla o tarihte Çinlilere karşı bir ön yargı yoktu. Fakat çift seyahatten döndükten sonra, daha önce ziyaret etmiş oldukları bu kuruluşların 128’ine bir mektup yazarak bir grup Çinliyi müesseselerinde ağırlayıp ağırlamayacaklarını sordu. Gelen cevapların yüzde 92’si kabul etmeyeceklerini bildiriyor, yüzde 7’si “şimdiden bir şey söyleyemeyiz, duruma bağlı” diyor, yüzde 1’i olumlu bakıyordu. Aldığı cevapların çoğu olumsuz ve ön yargı içermekteydi. Bu deneyde de görüldüğü üzere insanlar bazı durumlarda ön yargılarını ayrımcı bir davranış olarak sergilemiyor.

ÖN YARGILARIN KAYNAKLARI

Dört temel yaklaşım açıklar:

  • Ön yargılar çocuklukta öğrenilmiştir: Ön yargılar anne-baba ile öğrenilmeye başlanır ancak sadece anne babadan öğrenilmez. Öğretmenler, arkadaşlar, yaşadığı sosyal çevre, çevresinde söylenen sözler, söylenen dedikodular ve daha birçok etken ön yargıların gelişmesinde katkıda bulunabilirler.
  • Ön yargı kişiliğin bir parçasıdır: Bu görüş daha sonra desteklenmemiştir.
  • Grup üyeliğinin doğal bir sonucu olarak ön yargı: İnsanları sınıflama eğilimimizdir.
  • Ön yargının temeli olarak algılanan benzerlik miktarı: Bize benzeyenleri daha çabuk ve kolay kabul ederken farklı olanları dışlarız.

Özetle ön yargı, ön yargıya sahip kişilerle olan ilişkilerimiz ve ön yargının nesnesiyle olan yaşantılar yoluyla öğrenilir.

ÖN YARGIYI ORTADAN KALDIRMA VE AZALTMA

Bu konuda yapılan araştırmalar yurtdışı ağırlıklıdır ve Türk toplumunun kültürel değerlerine uyum sağlamamaktır ancak ön yargıyı azaltmada yardımcı olan birkaç yöntem vardır. Bunlardan biri ön yargımızın yanlış olduğuna inanmak ve bu yönde düşündüğümüzün farkına varmaktır. Böylelikle nasıl düşündüğümüze dikkat ederiz ve ön yargımızı azaltırız. Diğer yöntemlerden biride ortak amaçlar doğrultusunda iş birliği yapmaktır.

Özetle bu konuda olabildiğince farkındalık kazanmak ve yeterli bilgi toplamadan yargıya varmamız gerekli. Elimizde olmadan bilişsel çarpıtmalar yapmaya ve algılarımıza göre bilgi toplama eğilimimiz olsa da olabildiğince objektif olabilmeli ve özeleştiri yapıp duygularımızı kontrol etmeliyiz.

KAYNAKÇA

Aydın, O. (2013). Tutumlar ve ön yargı. İçinde S. Karakaş ve R. Eski (Eds.), Psikolojiye giriş (ss:340-345). Konya: Eğitim Kitapevi Yayınları

Cüceloğlu, D. (2015). İnsan ve Davranışı. (Otuzuncu Baskı).

Weiten, W., Yost Hammer, E. ve Dunn, D.S. (2016). Psikoloji ve çağdaş yaşam insan uyumu (Çev. E. İkiz). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.