ÇOCUĞUN ANNEYE OLAN BAĞLILIĞI

Bağlılık, ebeveynle çocuk arasında güvene dayanan bir ilişkinin kurulmasıdır. Anneye ve babaya güven dolu bağlılığın sağlanmasının ön koşulu dikkatli, ilgili ve duyarlı bir bakımdır.

Her çocuk farklı karakteristik özelliklerle doğar. Her aile çocuğun iyi dengelenmiş bir kişilik yapısıyla büyümesini ister. Ancak unutulmamalıdır ki çocuklar aileleri tarafından yönlendirildikleri kadar, onlar da aileleri üzerinde bir denetim kurar.

Anneye olan bağlılık doğumun hemen sonrasında başlar ve 6. ayda bebeklerin çoğunluğu anneye yakın bir biçimde bağlanmıştır. Bu süreç boyunca ve sonrasında ebeveynler çok dikkatli olmalıdırlar. Çünkü sizin çocuğunuza yaklaşımınız çocuğunuzun ileriki yaşamını olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyecektir.

Ailelerine güvenli bağlanma gösteren çocuklar okul öncesi dönemde rekabetçi, özgüvenli, arkadaş canlısı, bağımsız, sorun çözmede başarılı çocuklar olurlar. Ailelerine güvensiz şekilde bağlanan çocuklarınsa okul öncesi dönemde ilgi bekleyen, sürekli onaylanma ihtiyacı duyan, bağlandığı yetişkinin diğer çocuklarla ilişkisini engelleyecek derecede bu kişiye yapışan çocuklar oldukları gözlemlenmiştir.

Anne-babaya olan bağlılık çocuğun okul yaşantısını da etkilemektedir. Okul öncesi dönemde anaokuluna başlayan bir çocuğun verdiği tepkiler anne ve babasıyla olan bağlılığını ortaya koyar. Aşırı korumacı tutum sergileyen ailelerin çocukları ebeveynlerine özellikle de anneye aşırı bağımlı olurlar. Bu tür aileler çocuklarını gereğinden fazla kontrol ederler ve özen gösterirler. Bu aşırı korumacı ortamda çocuğun büyümesine izin verilmez. Bu da çocuğun arkadaşlarıyla ilişkilerini olumsuz etkiler. Bu ortamda çocuk güvensiz yetişir. Ev dışı ortamlarda aile üyeleri dışında kimseyle konuşamaz, kendini ifade edemez. Yetişkinin kendisini yönlendirmesine ihtiyaç duyar. Aşırı korumacı anne evliliğinde bulamadığı doyumu, çocuklarıyla olan ilişkilerinde aramaktadır. Bu gereksiz ve sağlıksız özverinin faturası ileriki yıllarda annenin yüksek beklenti içine girmesiyle, yine çocuğa kesilir.

Destekleyici ve güvenilir bir tutum sergileyen anne-babaların çocukları kendine özgüveni olan, uyumlu bireyler olurlar. Çünkü bu tür aileler çocuklarına özgürlük verirken sınır koymayı da ihmal etmezler. Özellikle çocuk okula başladığı zaman aileden ayrılmaya verdiği tepki 1 haftadan uzun sürmez çünkü aile geri dönüp çocuğu okuldan alacağına dair güveni çocuğuna kazandırmıştır.

Çocukların hataları abartılmamalı, çocuğun hata yapmasına izin verilmelidir. Çünkü çocuklar yaşayarak öğrenirler. Çocuğa yaşına uygun ve başarabileceği sorumluluklar verilmelidir. Bunları yapmazsanız; çocukların karar verme yetisi gelişmez. Öz bakım faaliyetlerini kendisi yapmalı ki sorumluluk almasını öğrensin. Çocuk başarma hazzını yaşamalıdır. Böylece kendine güvenir ve bağımlılık azalır.

Her çocuk bağımlı olduğu kişiden ayrılırken 3 tepki gösterir;

Protesto aşaması: Annenin yokluğundan dolayı çocuk stres yaşar ve tüm gücüyle sahip olduğu sınırlı kaynakları kullanarak anneyi geri getirmeye çalışır. Genelde yüksek sesle ağlar.

Tüm davranışları annenin döneceğine dair yüksek beklenti taşır. Bu süreçte onun için bir şeyler yapmak isteyen tüm bireyleri reddeder. Çocuklarına aşırı bağlı bireyler bu aşamada çocuklarına yenik düşerler ve çocuğun istediği şeyi yaparak geri dönerler. Destekleyici aileler ise kararlılık göstererek bu durumun geçmesini beklerler ve müdahale etmezler.

Çaresizlik aşaması: Çocuğun artık fiziksel hareketleri azalır. Çevresindeki bireylerden bir beklentisi kalmamıştır. Annenin dönmeyeceğini, ağlamasıyla anneyi getiremeyeceğini anladığı aşamadır.

Uzaklaşma aşaması: Çocuk etrafıyla ilgilenmeye başlar. Yemek, oyuncak ve ilgiyi kabul eder. Hatta gülümseme ve sosyalleşme görülebilir.


Uzm.Psk.Dilan Özkoçak