ALTERNATİF PSİKOTERAPİ YÖNTEMLERİ

İnsanların çoğu psikoterapi hakkında düşünürken, danışanın bir koltukta uzanıp hislerini dışa vurduğu bir fotoğraf hayal eder. Terapist elinde piposuyla ‘’ Bana çocukluğundan bahset’’ der. Aslında, terapi bilinenin aksine birçok ortamda yer alabilir.

ATLA TERAPİ

At biniciliği artık zenginlere özel lüks bir etkinlik değil. Atların göz alıcı büyüklüğü ve duygusal zekalarının doğası, problemli gençler, madde bağımlıları ve engelli gruplar için mükemmel bir terapi partnerliği oluşturuyor. Bu dev kibar canlıların dilinden anlamaya çalışmak ve onların üstüne biniyor olmak sabır ve öz-güven gibi yetenekleri geliştirmenin bir yolu olabilir.

Atlarla terapi gösterilmesi gereken bir çabadan çok, keyif alınan bir etkinlik hissi yaratır. Bu da hem kendini hem de bu büyük arkadaşını gözetmeyi öğrenecek şekilde insanları gelişmeye daha açık hale getiriyor.

Atların 900 kilograma varan ağırlıkları ve kolayca ürkebilen yapıları, insanlara korkularının üstesinden gelmek için aktif bir eğitim ortamı sağlıyor.

Öfke ve kaygının yer almaması, problemli gençlere ve diğer duygusal problemlerle mücadele edenlere atların yardımıyla yeni pozitif davranışlar kazandırılmasına destek veriyor. Atlarla anlaşmak ve hatta ata binme korkusuyla mücadeleyi öğrenmek insanlara hayatlarındaki diğer zorluklar için güçlü bir metafor sunuyor.

İnsanlara duygularını farketmelerine yardımcı olan tek hayvan at değil;

Filler, yunuslar, maymunlar ve diğer birçok hayvan terapötik süreçte kullanılıyor.

SATRANÇ TERAPİSİ

Bazı zamanlar iyi hissetmenin en etkili yolu kralların ve kraliçelerin arkadaşlığıyla yapılandır.

Danışanlar satranç terapiyle neler hissettiklerini netleştirebiliyor. Sözel iletişim kurma problemleri yaşayan insanlarda, problem çözme yeteneklerini geliştiren danışanlarda tahta oyunları kullanma fikri ilk olarak İranlı bilgin Rhazes ( 852 – 932) tarafından Bağdat Hastanesi’nde şef fizyolog olarak çalıştığı süre boyunca kullanılmıştır. O zamandan sonra satranç oynamak gerçek-yaşam problemlerini ifade eder şekilde kullanıldı. İnsanlara problem çözme ve karar verme gibi yeteneklerini keşfetme olanağı sağladı.

Satranç terapinin 16 yaşında diğer insanlardan izole şizoid kişilik bozukluğu teşhisi konmuş bir çocuk için mükemmel çıktılar sağladığı rapor edilmiştir. İlişkiler kurma noktasında çalkantılar yaşayan bu gence satranç oynamak terapisti ile partner olduğunu ve güvende olduğunu hissetmesine yardımcı olmuştur. Sonraki hamle hakkında şakalaşmaları boyunca bu genç duygularını paylaşmada daha rahat davranmıştır.

Kaleler ve piyonlar danışanın fantazilerini dışa-vurmasına ve dürtülerini keşfetmesine olanak sağlamıştır. Danışanın bir parçayı neden kesin bir şekilde hareket ettirdiğini sorgulamak bazen daha büyük problem hakkındaki konuşmayı başlatmanın bir yolu olabilir.

YABAN HAYAT TERAPİSİ

Yaban hayat terapisi problemli gençlere, hayatı öğretmeye ve sosyal yeteneklerini bir yürüyüş yolu boyunca geliştirmeye yardımcı olan başarılı ve bazı zamanlar tartışmalı bir yöntemdir.

Danışanlara özgüven ve sorumluluk kazandırmak için yoğunlaştırılmış grup terapileri ve yüz yüze seanslarla dağa tırmanma ve balık avlamak gibi dış etkinlikleri birlikte gerçekleştiren bir yöntemdir. Program, çocuk suçlular, depresyonlu gençler, öfke kontrol durumları veya yemek bozuklukları gibi zor durumlarda bile değişiklikler olacağının teminatını veriyor.

Yaban hayat terapisi etkili olduğunda etik olmayan ve bazı zamanlar tacize yol açan yöntemlerin tamamen üstesinden gelerek problemli gençlere yardımı mümkün kılıyor. Yalnız yaban hayat terapileri çok az regüle edilmiştir. Bu nedenle tüm programlar kalifiye profesyoneller tarafında yürütülmemektedir. Yakın zamanda yapılan incelemelere göre çok az ruh sağlığı faydaları olan bazı terapi grupları sadece militan tarzı bot kampları olarak görülmektedir.

Challender Vakfı ve Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Afrika’daki çeşitli programların kurucusu Steve Cartisano yaban hayat terapisinin en bilinen tartışmalarındandır. Kendisinin süpervizörlüğünü ettiği ve 2 ergenin öldüğü bir gezide Cartisano ihmal nedeniyle bir başkasının ölümüne sebep olma konusunda yargılanmıştır. Daha sonra bu yargılanmadan aklamasına rağmen nerede bir program kursa bu ihmal meselesi kendisini takip etmeyi sürdürdü. Suçsuzluğunu ve kendini gençlere yardıma adadığını kanıtlasa da şu anda nerede olduğu bilinmiyor.

Her ne kadar evlerinden ayrılmaya ve programa katılmaya istekli olmayan ergenlerin bu programa zorlanması (zorla alınması) meşru olsa da bu tartışmalı ve risk unsurları barındıran koşullar altında yaban hayat terapisi sadece diğer yöntemler işe yaramadığında kullanılabilir.

KUMLA-OYUN TERAPİ

Yaz döneminde kumdan kaleler yapmak eğlencelidir ve aynı zamanda terapötik değerlere de sahip olabilir.

Satranç terapi gibi kumla-oyun terapi de iletişim problemlerinden muzdarip kişilere kumda şekillenen manzaralar yardımıyla duygularını paylaşma ortamı sağlıyor. Çocuklar ve bazen yetişkinler duygularını dışa-vurumcu eserlerle konuşmak için bir kelime bile kullanmadan boşaltıyorlar.

Carl Jung’un öğretilerinden ilham alan İsveç’li psikolog Dora Kalff kumla-oyun terapisini travma ve istismar sonrası duygularını paylaşmada zorluk yaşayan hastalarla iletişim kurmak için geliştirmiştir. Katılımcılara bir miktar kumla çeşitli heykelcikler sunuluyor. Bu şekilde katılımcıların kendi hayatlarındaki problemi yansıtan hikayeler oluşturmaları sağlanıyor. Katılımcıların oyunları ve oynama şekli hayatları hakkında ipuçları veriyor.

Terapistler bu sembolleri anlamlandırmak için eğitiliyor. Çocuklar, kaygılı davranan çocuk figürüyle birlikte agresif hareket eden yetişkinler yaptığında terapist çocuğa neden yetişkinlerin küçük çocuklara kaba davrandığını sorabilir. Oyuncaklar hakkındaki konuşma çocuğun tacizci ebeveynleri hakkında detayları paylaşmasına olanak sağlayan bir yol olabilir.

KUKLA TERAPİ

Ejderhalar, domuzcuklar ve köpekcikler... kaba patronunun, sinirbozucu komşunun ya da sıkıntılı çocuğunun üstesinden gelmeyi öğrenmene yardımcı olabilir. Kuklalar duygularını açığa çıkarmada, zor konuşmaları gerçekleştirmede hastalara yardımcı önemli bir rol üstleniyor.

Danışanlar kendine güvenmeyi, iddealı olmayı dişlek bir kaplan kuklasıyla canlandırma yaparak deneyimleyebilirler. Böylece kendilerini terapi içerisinde daha özgür hissedebilirler. Kuklalar danışanlara ,özellikle çocuklara, duygularını açığa çıkarmayı denemede, taciz hakkında konuşmada ya da sosyal yeteneklerini göstermede oyun dolu bir bir yol sunar. Kuklalar danışan ve terapist arasında güvenli bir mesafe kurar. Bu da kukla üzerinden daha rahat bir konuşma gerçekleşmesini sağlar.

Eğitimli terapistler çocukların problemlerini, zor konuları daha kolay hale getirerek yaratıcı bir şekilde yansıtmalarını sağlayabilir. Kuklalar ve diğer oyun terapi formları, otistik çocuklara sosyal becerileri veya yaratıcı düşünceleri açığa çıkarmada büyük bir başarı sağlayabilir.

BAHÇECİLİK TERAPİSİ

Danışanın ve bilginin küçük bir tohumdan güçlü bir ağaca dönüştüğünü hayal edin.

Bahçecilik terapisinde, terapistler ruh sağlığıyla ilgili yetenekleri danışana öğretmek için doğa sevgilerini ve uzmanlıklarını birleştirir.

At terapisinde olduğu gibi bahçecilik terapisinde yeteneklerin geliştirilmesi için hayvanlar yerine bitkiler kullanılır. Ceza evlerinde, hastanelerde ya da bakım evlerinde terapistler bahçecilik yaparken ya da kuşların beslenmesi için çam kozalakları hazırlarken ilk konuşmayı başlatırlar. Grup güven içinde ve bir takım işi yaparak çiçek ekerken ya da bahçeyle ilgilenirken terapist konuşmayı yönlendirir.

Bahçecilik terapisi özellikle engelli gruplarında çok kullanışlıdır. Aktiviteler tekerlekli sandalye kullanan insanlar ya da diğer engel grupları için dizayn edilebilir. Herkes bitkisinin büyümesini mutluluk içinde takip eder. Bu tohumun büyümesi ve kullanılabilir bir hale gelmesi arasında köprü kurmak için önemli bir kaynak olabilir. Doğayla olan bu bağlantıyla danışan kendi hayatıyla ilgili konuları ortaya atarken daha huzurlu hisseder.

Kaynakça: http://listverse.com/2015/06/11/10-of-the-strangest-psychotherapy-techniques/